3. Bireysel Analojiler 

 

Bireysel Analojide, tasarımcı kendini doğrudan problem öğeleriyle özdeşleştirir; sözgelimi bir insanın eğimli bir arazide uzandığı zaman güneşten daha fazla yararlanabileceği ve hakim rüzgarın etkisinden kurtulabileceği gerçeği, bir konut tasarımı için çıkış noktası olarak kullanılabilmektedir. Bu olgu, eğimli bir arazide güneş ışınlarını doğrudan alabilmesi için konut birimlerinin birbiri üzerine kaydırılarak tasarlanması şekline dönüştürülebilmektedir. Sesimizi daha uzağa iletmek istediğimizde ellerimizi açıp, ağzımıza doğru birleştiririz. Ronchamp Şapeli’nin (Şekil 17) dışavurumcu ifadesinin yanısıra Le Corbusier, din adamının sesini topluluğa doğru yönlendirebilmesi için,  benzer  biçimsel analojiyi kullanmıştır.

   
       
       
       
       
       
       
   

 

   
       
       
       
       
       
       
       
       
       
       
       
       
   

4. Kültürel Analojiler